islami Sohbet Odaları Dini Chat Sitesi

Sohbet Girişi


islami sohbet giris
islami sohbet giris
* Şifreniz yoksa boş bırakın. FARKLI SÜRÜM İLE BAĞLAN
mirc indir

Masaüstü üzerinden bağlanmak için mIRC Indir.

Kurban ibadetinin faziletleri faydaları ayetleri hadisleri


Kurban ibadetinin faziletleri

Kurban ibadetinin Faziletleri

Kurban ibadetinin faziletleri yazımıza hoşgeldiniz.

Kurban Nedir?

Kurban; Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usûlüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX, 452). Kurban bayramında kesilen kurbana udhiyye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.

Kurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur.

“Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes”.

“Ta ki kendilerine ait bir takım yararları yakînen görmeleri, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah’ın ismini ansınlar. Artık ondan hem kendiniz yiyin, hem de yoksula, fakire yedirin”.

“Biz, her ümmete -(Kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah’ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık”…

“Kurbanlık deve ve sığırları da, sizin için Allah’ın (dininin) nişanelerinden (kurban) kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. O halde onları saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit (yani canları çıktığında) onların etlerinden yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin emrinize verdik ki, şükredesiniz”

Kurbanın Tarihçesi

Bu günkü şekliyle dinimizdeki kurban ibadeti, Hz. İbrahim ile başlar.

Hz. İbrahim bir oğlu olduğu takdirde onu Allah’a kurban etmeyi adamıştı. Zaman geçip oğulları dünyaya gelmesinden sonra, kendisine bu ahdi rüyasında hatırlatılmış, İbrahim (a.s.) rüyasını, oğlunu kurban etmesi gerektiği şeklinde yorumlamış ve büyük bir imtihan karşısında olduğunu anlamıştı.

Hz İbrahim hiç tereddüt göstermeden bu konuyu oğlu Hz. İsmail’e açmış, baba oğul büyük bir teslimiyetle ilâhî emri yerine getirmeye yöneldikleri sırada, yüce Allah, onların bu bağlılıklarına karşılık Hz. İsmail yerine bir koçun kurban edileceğini Cebrail vasıtasıyla kendisine bildirmişti. Bu tarihî olay Kur’ân’ı-Kerimde şöyle haber verilmektedir:

“(İbrahim), ‘Ey Rabbim! Bana iyilerden (bir oğul) ihsan et’, dedi. Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik.

Oğlu yanında koşacak çağa gelince; ‘Ey oğlum!, Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?’ dedi.

(İsmail), ‘Babacığım! Sana ne emrolunuyorsa onu yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın’ dedi.

Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) teslim olup. İbrahim de onu yüz üstü yere yatırınca,  ona şöyle seslendik: “Ey İbrahim, rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız”

“Şüphesiz bu apaçık imtihandır.” (İsmail’e karşılık) büyük bir kurbanlık fidye verdik. Kendisinden sonra gelenler arasında ona güzel bir nam bıraktık. Selam olsun İbrahim’e,

‘İşte biz iyi insanları böyle ödüllendiririz. Çünkü o mü’min kullarımızdandır”

Kurban ibadetinin faziletleri faydaları ayetleri hadisleri

Kurban ibadetinin faziletleri faydaları ayetleri hadisleri

 Kurban İbadetinin Faydaları

Kurban kesmekle dinimizin bir emrine uyulmakta, sağlıklı, değerli ve önemli bir mal Allah yolunda feda edilmekte, böylece insanlar, Allah’ın emrine uyma ve cömert olma alışkanlığını kazanmaktadırlar. Kurban, can da dahil olmak üzere, bir mü’minin yeri geldiğinde bütün varlığını da Allah yolunda feda etmeye hazır ve muktedir olduğunun sembolik bir göstergesidir.

İnsan, yaratılışı gereği kendi Yaratıcısı ile yakınlık kurma ihtiyacı hisseden bir varlıktır. Bütün ilahi dinlerde yer alan ve Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey anlamındaki kurban ibadeti de bu yollardan biridir.

Kurban, fert ve toplum hayatı açısından çok çeşitli işlevi olan mali bir ibadettir. Bu ibadetimiz, kendisinden hedeflenen insani ve sosyal manalar özümsenerek ifa edilmelidir.

Olgun insan kimliğimizin oluşmasında ve bu özelliğimizin devam ettirilmesinde en önemli unsur dini olgulardır. Böylesine ulvi duygularla mücehhez bireylerin oluşturduğu toplumlar insanlık camiası içinde daha uyumlu, daha paylaşımcı ve hoşgörülü olurlar.

Kurban kesmenin sosyal ve iktisadi açıdan da bir takım faydaları vardır. Kurban bayramı sebebiyle milyonlarca hayvanın kesildiğini ve geniş çapta mal varlığına kıyıldığını ileri sürüp, kurban kesmenin ekonomik bakımdan sakıncalı bir davranış olduğunu iddia edenler olabilir. Ancak kesilen kurbanların dinimizde ifadesini bulan manada değerlendirilmesi, israftan kaçınılması, ihtiyaç sahiplerinin ve çevremizdeki insanların bundan istifade ettirilmesi, sosyal bünyemizde insani ilişkiler bağlamında faydalı neticeler ortaya çıkarmaktadır. Kaldı ki bir sene boyunca zaten insanların gıda ihtiyacını karşılamak için belirli oranda kesim yapılmaktadır.

Kurban ibadetimizin yerine getirilmesiyle, besiciliğin teşvik edildiği, işsizlere iş sahası açıldığı, pazarlara bir hareket geldiği, bu işle uğraşan insanlarımızın belirli bir kazanç elde ettiği de bir gerçektir.

Dinimizin temizliğe ne kadar önem verdiği bilinen bir gerçektir. Müslümanın hayatının her safhasında, dinimizin bu prensibine riayet etmesi gerekir. Kurban kesimi ile ilgili olarak bu prensibi tahakkuk ettirebilmek için, imkanlar oluşturulan yerlerde, kurban kesim işlemleri ilgililerce önceden tespit edilen yerlerde yapılmalıdır.

Kurban kesildikten sonra çevre temizliği iyice yapılmalı, yol kenarlarında, insanların ortak kullanım alanlarında, dışarıda, insanlara rahatsızlık verecek hiçbir şey bırakılmamalıdır. Bu husus, kurbanlık hayvana ve kurban ibadetine karşı gösterilecek bir saygının da gereğidir. Bir taraftan kurban ibadetimizi yerine getirirken, diğer taraftan insanlara davranışlarımızla rahatsızlık vermemiz doğru bir davranış olmaz.

Kurbanla İlgili Ayetler

Bir kısım âlimler, şu âyetlerin kurbana delâlet ettiğini bildirirler:

“Rabbin için namaz kıl ve (kurban) kes!” (Kevser 108/2)

***

“Ey iman edenler! Allah’ın dîninin alâmetlerine, haram aylara, Kâbe’ye hediye edilen kurbanlık hayvanlar ile onların boyunlarına takılan gerdanlıklara, Rablerinin lutuf ve rızâsını isteyerek Beyt-i Harâm’a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin” (Mâide Sûresi 2)

***

“Onlara Âdem’in iki oğlunun başından geçen ibret verici şu gerçeği anlat: Onlar Allah’a birer kurban takdîm etmişlerdi de birinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen kıskanıp: “Seni mutlaka öldüreceğim” deyince, öteki şu cevabı vermişti: “Allah ancak takvâ sahiplerinin ibâdetini kabul buyurur.”” (Mâide Sûresi 27)

***

“Gelsinler de, hacda kendilerini bekleyen dünyevî ve uhrevî faydaları görsünler. Ayrıca Allah’ın onlara ihsân ettiği kurbanlık hayvanları, belirlenen günlerde üzerlerine Allah’ın adını anarak kessinler!” Bu hayvanların etinden hem siz yiyin, hem de darda kalmışlara ve yoksullara yedirin!” (Hac Sûresi 28)

***

“İşte durum böyledir. Artık kim Allah’ın belirlediği nişânelere saygı gösterirse, Allah’a saygı göstermiş olur. Çünkü bu davranış, kalplerin Allah’a saygıyla dopdolu oluşundandır.” (Hac Sûresi 32)

***

“Kurbanlık hayvanlarda, onların kurban edilme vaktine kadar sizin için faydalar vardır. Hacda onların kurban edilmek üzere götürüleceği nihâî yer ise, Beyt-i ‘Atîk’in çevresi olan harem bölgesidir.” (Hac Sûresi 33)

***

“Biz her ümmete bir kurban ibâdeti belirledik ki, kendilerine rızık olarak verdiğimiz hayvanları kurban ederken üzerlerine Allah’ın adını ansınlar. Şunu iyi bilin ki, sizin ilâhınız tek bir ilâhtır; öyleyse artık O’na teslim olun. Rasûlüm! Tam bir ihlâs, samimiyet ve tevazu içinde Allah’a boyun eğen kulları müjdele!” (Hac Sûresi 34)

***

“Biz, kurbanlık sığırları ve develeri de sizin için Allah’ın dininin işaretlerinden kıldık. Onlarda sizin için pek çok hayır vardır. Onlar boğazlanmak üzere ayakta dururken üzerlerine Allah’ın adını anarak kurban edin. Nihâyet yan üstü yere yıkılıp canları çıkınca da onlardan hem siz yiyin, hem kanaat edip istemeyen fakirlere, hem de açıkça isteyen fakirlere yedirin. İşte böylece biz, o kocaman hayvanları sizin emrinize verdik ki şükredesiniz.” (Hac Sûresi 36)

***

“Unutmayın ki, o kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Sizden Allah’a ulaşacak olan tek şey takvânızdır. Allah böylece o hayvanları hizmetinize verdi ki, sizi doğru yola ilettiği için tekbir getirerek Allah’ın büyüklüğünü ilan edesiniz! Rasûlüm! Artık o iyilik eden ve işini güzel yapanları müjdele!” (Hac Sûresi 37)

***

“De ki: “Şüphesiz benim namazım, bütün ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm, Âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’âm Suresi 162)

***

“İkisi de Allah’ın emrine tam mânasıyla teslim olmuştu. İbrâhim oğlunu sağ şakağı üzerine yere yatırdı.” (Sâffât Sûresi 103)

***

“Oğlunun canına bedel olarak, ona büyük bir kurbanlık verdik.” (Sâffât Sûresi 107)

Kurbanla İlgili Hadisler

Hz. Âişe vâlidemizden rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“Âdemoğlunun, Kurban Bayramı’nın birinci günü yaptığı işlerin Allah’a en sevimli olanı, (kurban) kanı akıtmaktır, (O gün Allah katında bundan daha sevimli bir amel yoktur.) Kıyâmet günü o kurban, boynuzları, tırnakları ve kıllarıyla gelir. Kurbanın kanı da, henüz yere düşmeden Allah’ın rızâsına nâil olur ve kabul edilir. O hâlde, kurbanlarınızı gönül hoşnutluğu ile kesin!” (İbn-i Mâce, Edâhî, 3; Tirmizî, Edâhî, 1/1493)

***

Ebû Hüreyre (r.a)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

 “Kim imkânı olduğu hâlde kurban kesmezse, bizim mescidimize yaklaşmasın!” (İbn-i Mâce, Edâhî, 2; Ahmed, II, 321)

***

Allah Rasûlü (s.a.v), emredildikten sonra kurban kesmeyi hiç terk etmemiş, (Tirmizî, Edâhî, 11/1507) hatta yolculukta bile kesmiş (Müslim, Hac, 356-7; Ebû Dâvûd, Edâhî, 10-11/2814; Tirmizî, Edâhî, 8/1501.) ve şöyle buyurmuştur:

“Ey insanlar! Her sene her bir ev halkına kurban kesmek vâciptir.” (İbn-i Mâce, Edâhî, 2; Tirmizî, Edâhî, 18/1518)

***

Rasûlullah (s.a.v) kurban günlerinin faziletine dâir şöyle buyurur:

“Allah indinde günlerin en büyüğü, Kurban Bayramı günüdür, bunu, fazilette yevmü’l-karr (bayramın ikinci günü) takib eder.” (Ebu Davud, Menasık, 18/1765)

***

Yine Efendimiz (s.a.v):

“Sâlih amellerin Allah’a en ziyade sevimli olduğu günler, Zilhicce’nin ilk on günüdür!” buyurmuştu.

Cemaatten bazıları:

“–Allah yolundaki cihaddan da mı?” diye sordu.

Allah Rasûlü (s.a.v):

“–Cihaddan da! Ancak canı ve malıyla cihâda çıkıp hiçbir şeyle dönmeyen (yani malı ve canını fedâ ederek şehid düşen) kişi müstesnâ!” karşılığını verdi. (Buhârî, Iydeyn, 11; Ebû Dâvûd, Savm, 61/2438; Tirmizî, Savm, 52/757)

***

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz:

“Kestiğini Allah’tan başkası adına kesene, Allah lânet etsin” buyurmuştur. (Müslim, Edâhî, 43-45; Nesâî, Dahâyâ, 34)

***

Hadis-i şerifte şöyle buyrulur:

“Kurban edilmeleri câiz olmayan dört (hayvan) vardır:

  1. Körlüğü açıkça belli olan tek gözlü,
  2. Hastalığı açıkça belli olan hasta,
  3. Topallığı açık olan topal ve,
  4. İlikleri kurumuş zayıf hayvan.” (Ebû Dâvud, Edâhî, 5-6/2802; Tirmizî, Edâhî, 5/1497)

***

Urve (r.a) bir gün evlâdlarına şöyle demiştir:

“Evlâtlarım! Sakın biriniz, bir büyüğe hediye edince utanacağı bir şeyi Allah için kurban olarak takdim etmesin! Zîra Allah, büyüklerin büyüğüdür ve O, her şeyin en seçkinine ve en kıymetlisine herkesten ziyâde lâyıktır.” (Muvatta’, Hacc, 147)

***

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), bıçakların bilenerek hayvanlardan gizlenmesini emretmiş ve şu tenbihte bulunmuştur:

“Biriniz hayvanını keseceği zaman, o işi hızlı yapsın!” (İbn-i Mâce, Zebâih, 3)

“Allah her şeyi en güzel şekilde yapmayı emretmiştir. Öldürdüğünüzde bile en güzel tarzda öldürünüz! Kestiğiniz zaman da kesmeyi en iyi şekilde yapı­nız! Her biriniz bıçağını bilesin ve hayvanını rahatlatsın!” (Müslim, Sayd, 57; Tirmizî, Diyât, 14/1409; Ebû Dâvud, Edâhî, 11-12/2815)

***

Rasûlullah (s.a.v.), koyunu kulağından çekerek kesmeye götüren bir kimseye rastlamıştı. Hemen müdâhale ederek:

“–Hayvanın kulağını bırak, boynunun kenarından tut!” buyurdu. (İbn-i Mâce, Zebâih, 3)

***

Allah Rasûlü (s.a.v), koyun kesen birini görmüştü. Adam, kesmek üzere koyunu yere yatırdıktan sonra bıçağını bilemeye çalışıyordu. Bu katı ve duygusuz davranış karşısında, Rasûl-i Ekrem Efendimiz şu îkazda bulundu:

“–Hayvanı defalarca mı öldürmek istiyorsun? Bıçağını, onu yere yatırmadan önce bilesen olmaz mıydı?” (Hâkim, IV, 257, 260/7570)

***

Câbir (r.a), Allah Rasûlü’nün kurban kesmesini şöyle anlatır:

“Rasûlullah (s.a.v), kurban günü alacalı ve boynuzlu iki koç kesti. Onları (yatırıp kıbleye) yöneltince:

«Ben hanîf olarak (Allah’ı bir tanıyarak), yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim» (En’âm 6/79)

«De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim» (En’âm 6/162-163.) âyetlerini okudu ve:

«Ey Rabbim! (Bu kurban bize) sendendir ve senin için kesiyoruz. Muhammed (s.a.v) ve ümmeti adına kesiyorum. Bismillahi vallâhu ekber!» deyip koçu kesti.” (Ebu Dâvud, Edâhî, 3-4/2795; İbn-i Mâce, Edâhî, 1)

Yine Câbir (r.a) şöyle anlatır:

“Bir Kurban Bayramı’nda, Allah Rasûlü (s.a.v) ile musallâda/namazgâhta hazır bulundum. Hutbesini tamamlayınca minberinden indi. Kurbanlık bir koç getirildi. Rasûlullah (s.a.v) onu kendi eliyle kesti. Keserken de şöyle buyurdu:

«Bismillahi vallâhu ekber. Bu, benim adıma ve ümmetimden kurban kesemeyenler adınadır!»” (Tirmizî, Edâhî, 20/1521)

***

Abdullâh bin Kurt (r.a) şöyle anlatır:

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e beş veya altı tane kurbanlık deve getiril­mişti. Develer, hangimizden başlayacak diye Peygamber (s.a.v) Efendimiz’e yaklaşmaya başladılar. Develer kesilip yanları ve başları yere düşünce Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) hafif sesle bir şey söyledi, ancak anlayamadım. (Önümdeki şahsa):

“−Ne buyurdu?” diye sordum:

“−«İsteyen bu kurbandan kesip alabilir» buyuruyor” dedi. (Ebû Dâvûd, Menâsık, 19/1765; Hâkim, IV, 246/7522)

***

Müstehap olan, kurbanı üçe taksim edip bir kısmını evde yemek, bir kısmını eşe dosta ikrâm etmek, bir kısmını da fukaraya dağıtmaktır. (Ebû Dâvud, Edâhî, 9-10/2813)

Cemiyet içinde ihtiyaç olduğunda kurban etlerinin bir an evvel infâk edilmesi teşvik edilmiştir. Bir defâsında Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v) (bayram hutbesinde):

“‒Sizden kim kurban keserse, bayramın üçüncü gününden sonra evinde kurban etinden birşey kalmasın!” buyurmuşlardı.

Ertesi sene gelince sahâbîler:

“‒Yâ Rasûlallâh! Yine geçen sene yaptığımız gibi mi yapalım?” diye sordular.

Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v) şöyle cevap verdiler:

“‒Bu sene kendiniz yiyiniz, başkalarına yediriniz ve daha sonra yemek için saklayınız! Geçen sene insanlar geçim sıkıntısı çekiyorlardı. Bu sebeble onlara bu hususta yardımcı olmanızı istemiştim.” (Buhârî, Edâhî, 16)

Ashâb-ı kiramın İslâmî hassâsiyetini gösteren şu hâdise de ibretle zikredilmeye şâyândır:

Ebû Saîd bin Mâlik el-Hudrî (r.a) bir seferden gelmişti. Âilesi kendisine kurban etlerinden takdîm ettiler. Ebû Saîd (r.a):

“‒Ben bunun hükmünü sormadıkça yemeyeceğim” de­di.

Akabinde Bedir’de hazır bulunmuş olan ana-bir kardeşi Katâde bin Numan’a gidip ona bu mes’eleyi sordu. O da:

“‒Sen gittikten sonra, kurban etlerini üç günden sonra yemeyi yasaklayan hüküm kaldırıldı” dedi. (Buhârî, Meğâzî, 12)

***

Rasûlullah (s.a.v) zamanında, Kurban Bayramı yaklastığı bir sırada bedevîlerden ihtiyaç içinde bir topluluk gelmişti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), kurban etlerinin üç günden fazla saklanmayıp dağıtılmasını istemişti.

Daha sonra maddî imkânlar artınca, bu mecbûriyeti kaldırmakla birlikte müslümanları birbirleriyle

yardımlaşarak fakirleri gözetmeye teşvikten de geri durmadı. (Müslim, Edâhî, 28, 34; Ebû Dâvud, Edâhî, 9-10/2812)

***

Haneş (r.a.) der ki:

Hz. Ali’yi, iki koç kurban ederken gördüm:

“−Niçin böyle yapıyorsun?” dedim:

“–Rasûlullah (s.a.v) bana, vefâtından sonra kendisi için de kurban kesmemi vasiyet buyurmuştu. İste ben O’nun vasiyetini yerine getirmek üzere kesiyorum! Bundan sonra da kesmeye devâm edeceğim!” dedi. (Ebû Dâvûd, Edâhî, 1-2/2790; Ahmed, I, 107, 150)

***

Allah Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-, koyun derisi yüzmeye çalışan bir delikanlının yanından geçerken ona:

“− Kenara çekil de (derinin nasıl yüzüleceğini) sana göstereyim!” buyurdu. Elini deri ile et arasına öylesine bir soktu ki kolu tamamen kayboldu ve:

“− Ey genç! Deriyi işte böyle yüz!” buyurdu. Sonra yoluna devam etti… (İbn-i Mâce, Zebâih, 6; Ebû Dâvûd, Tahâret, 72)

***

Şeddâd b. Evs (r.a.) diyor ki:

“Ben iki şeyi Resûlullah’tan belledim. O şöyle buyurdu: ‘Allah her işi güzel yapmayı istemiştir. Şu hâlde siz (meşru bir sebeple) öldürürken de, (işkence etmeden) güzelce öldürün. Bir hayvanı kestiğinizde de kesimini güzel yapın. (Biriniz hayvan keseceği zaman) bıçağını bilesin ve kestiği hayvanı rahatlatsın!’” (Müslim, Sayd, 57; Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10-11)

***

Zeyd b. Erkam (r.a.) anlatıyor:

Resûlullah’ın ashâbı, “Ey Allah’ın Resûlü! Bu kurbanlar nedir?” dediler. Resûlullah, “Babanız İbrâhim’in sünnetidir.” diye cevap verdi. (İbn Mâce, Edâhî, 3: İbn Hanbel, IV, 368)

***

Berâ’ (r.a.) diyor ki:

“Peygamber’i hutbe verirken dinledim, şöyle buyurdu: ‘Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.’” (Buhârî, Îdeyn, 3)

Rabbim kurbanın mahiyetini anlayıp, ibadet bilinci ve  rızasıyla kurbanımızı kesmeyi nasip etsin.Muslumanlar Sohbet Kurbanlarımızı  kurbiyetine (yakınlık)  vesile eylesin  ,kestiğimiz kurbanları kabul eylesin inşallah.. Amin..

İslami sohbet ve Tefsir sohbetlerine katılmak için, Mobil chat web sitemize bekleriz.

MuslumanlarFm Radyomuzu dinlemek için, islami radyo‘ya tıklayınız.

 



Bir cevap bırakın.